Yüksek Enflasyon Gayrimenkul Piyasalarını Nasıl Etkiliyor?
Ülkemiz son iki yıldır tüm Dünya ile birlikte yüksek enflasyonist bir süreçten geçiyor.
Enflasyon, fiyatlar genel seviyesinde sürekli artış olarak tanımlanıyor. Yani hemen hemen tüm mal ve hizmetlerin fiyatlarında artış görülüyor. Gayrimenkul kira ve fiyatları da bu artıştan doğal olarak etkileniyor.
Tüm dünyanın yaşadığı bu enflasyonist sürecin Covid etkisinden kaynaklandığı öne sürülüyor. Covid döneminde tedarik zincirlerinin kırılması ve üretim kapasitesinin düşmesinden, yani arz yönlü bir maliyet artışıyla enflasyonun tetiklendiği kabul ediliyor. Ayrıca bu süreçte kamu harcamalarının artırılmak zorunda kalması da para tabanını genişleterek enflasyona neden olmuş görünüyor.
Kamusal finansmanın enflasyon üzerindeki rolü
Devletler kamu harcamalarını üç yolla finansa edebilirler. Bunlardan birincisi vergiler, ikincisi iç ve dış borçlanmalar üçüncüsü ise para arzıdır. Sonuncusu halk arasında karşılıksız para basmak olarak tanımlanır.
Kamusal harcamaların para arzını artırarak finanse edildiği durumlarda, mal hizmetlere yönelik talep artacağından fiyatlar da artış gösterir. Para arzını artıran gevşek para politikasından sıkı para politikasına geçilmesi geciktikçe enflasyon kronik hale gelmeye başlar.
Toplumsal gelir dağılımındaki değişim
Fiyatlar genel düzeyindeki artışa rağmen gelirleri aynı oranda artmayan toplumsal kesimler, daha az mal ve hizmet tüketmek durumunda kalacaklarından, refah kaybı yaşarlar. Gelirlerinin daha büyük bir bölümünü temel harcamalara ayırmak zorunda kaldıklarından tasarrufları düşer.
Ayrıca yüksek enflasyon kredi faiz oranlarının yükselmesine neden olur. Gayrimenkul fiyatlarının ve kredi faizlerinin birlikte artması kredi taksitlerinin de aşırı yükselmesine neden olur. Genel mal ve hizmet fiyatlarının yükselmesi nedeniyle bütçelerinden tasarrufa ayırdıkları pay azalan sabit gelirli hanelerin konut kredisine erişimi hızla azalır.
Sabit gelir gurupları konut sahipliği için yeterli birikimi oluşturamadıklarından kiralama piyasasına yönelirler. Kiralık konut talebi artar. Enflasyonist sürecin gayrimenkul piyasalarındaki öncelikli etkisi kiralama piyasasında rayiçlerin enflasyondan da hızlı yükselmesi olarak gözlenir.
Enflasyonist ortamda sabit faizle konut kredisi kullanan kesimler kazançlı çıkar. Gelirleri görece artarken ödedikleri taksit miktarı sabit kalır. Gelirlerinden kredi taksitine ayırdıkları pay azalır. Ayrıca evlerinin değeri hızla artarken kredi borçlarının evin değerine oranı (LTV: Kredi değer oranı) da hızla azalır. Böylece net varlıkları yani servetleri artmış olur. Bu süreçte sabit faizle borç veren finansal kurumlar ise zarar ederler. Gelecekteki enflasyonun belirsizliği nedeniyle yeni kredi kullandırmak istemezler. Dolayısıyla gayrimenkul piyasasına uzun vadeli sabit faizli finansman sağlamakta çekingen davranırlar. İleriye yönelik risk algıları arttığı için kredi faiz oranlarını daha da artırırlar.
Enflasyonist süreçte henüz mülk sahibi olmamış guruplar da zararlı çıkarlar. Toplumdaki gelir ve servet dağılımı bozulur.
Enflasyonist süreçte sabit gelirli aileler refah kaybı yaşarken, gelirlerini enflasyon nispetinde artırabilen toplumsal gurupların refahı artar. Toplumda sabit ve düşük gelir guruplarından yüksek gelir gurubuna gelir transferi yaşanır. Gelir düzeyini enflasyona karşı koruyabilen guruplar devam eden enflasyona karşı servetlerini korumak için gayrimenkul yatırımlarına yönelirler.
Ekonomik koşulların gayrimenkul piyasası üzerindeki etkileri
Artan inşaat maliyetleri ve daralan kredi imkanları geliştiricilerin yeni projelere girişme iştahını olumsuz etkiler. İnşaat maliyetlerini ve gelecekteki talep düzeyini (kredi koşulları) kestirmekte zorlanan geliştiriciler üretim faaliyetini yavaşlatırlar. Bu durumda arz daha da azalarak fiyatların artışını hızlandırır.
Devlet enflasyonla mücadele etmek için bu kez sıkı para politikası uygulamaya başlar. Zaten kısıtlı olan kredi piyasası daha da daralır. Vergiler artar. İstihdam ve gelir azalır. Ekonomi yavaşlar. Kredi maliyetleri arttıkça şirket karları azalır. Özkaynak finansmanı zorunluluk haline gelir. Bir yandan da bozulan gelir dağılımını düzeltmek için servet vergileri artırılır. Bu halde şirketler kesimi için bazı varlıkların satışı zorunlu hale gelir. Düşen enflasyonla birlikte gayrimenkul fiyatları da gevşeme eğilimi gösterir.
Ahmet Büyükduman
Yayımlama Tarihi: 19.10.2023
Ahmet Büyükduman Kimdir?
ODTÜ’den lisans, İstanbul Üniversitesi’nden yüksek lisans ve doktora derecelerine sahip olan Ahmet Büyükduman İstanbul Gayrimenkul Değerleme ve Danışmanlık A.Ş.’de sorumlu değerleme uzmanı olarak görev yapmaktadır.
İTÜ Gayrimenkul Geliştirme Yüksek Lisans Programı ile MSGSÜ İstatistik Bölümü’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olan Büyükduman’ın “Konut Balonu” ve “Sorularla Gayrimenkul Yatırımı” başlıklı iki kitabı bulunmaktadır.
Twitter: twitter.com/AhmetBuyukduman
YouTube: youtube.com/MeseleEkonomi
Noter’de Tapu Satışları , Usul Ve Esaslar Hk.Yönetmelik.
BİRİNCİ BÖLÜM
Başlangıç Hükümleri
Amaç
MADDE 1- (1) Bu Yönetmeliğin amacı; noterler tarafından düzenlenen taşınmaz satış sözleşmelerine uygulanacak usul ve esasları belirlemektir.
Kapsam
MADDE 2- (1) Bu Yönetmelik, 18/1/1972 tarihli ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 61/A maddesine göre noterler tarafından düzenlenecek olan taşınmaz satış sözleşmelerinin tâbi olacağı usul ve esasları kapsar.
Dayanak
MADDE 3- (1) Bu Yönetmelik, 18/1/1972 tarihli ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 61/A maddesinin on birinci fıkrasına dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar ve kısaltmalar
MADDE 4- (1) Bu Yönetmelikte geçen; a) Bakanlık: Adalet Bakanlığını,
- Birlik: Türkiye Noterler Birliğini,
- Genel Müdürlük: Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünü,
ç) Kanun: 18/1/1972 tarihli ve 1512 sayılı Noterlik Kanununu,
- Sözleşme: Taşınmaz satış sözleşmesini,
- TAKBİS: Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemini,
- TAKPAS: Tapu ve Kadastro Paylaşım Sistemini,
- TNBBS: Türkiye Noterler Birliği Bilgi Sistemini, ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Başvuru ve Sözleşmenin Düzenlenmesi
Başvuru
MADDE 5- (1) Sözleşmenin düzenlenmesine ilişkin başvurular sadece Birliğin “erandevu/başvuru” uygulamasından e-Devlet kapısı kullanılarak yapılır.
- Başvuru uygulamasında listelenen taşınmazlardan satışı yapılacak taşınmaz seçilir.
- TNBBS’ye;
a) Tarafların ve varsa kanuni veya akdi temsilcilerinin kimlik, tebligata esas adres ve iletişim
bilgileri;
- Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası,
- Mavi kart sahiplerinin mavi kart kimlik numarası,
- Yabancı ülke vatandaşının, vatandaşı olduğu ülkeye ait pasaport veya yabancı ülke kimlik bilgisi, yabancı kimlik numarası veya potansiyel vergi kimlik numarası,
- Vatansız kişilerin vatansız kişi kimlik bilgileri ve potansiyel vergi kimlik numarası,
- Tüzel kişiyi tanımlayıcı bilgiler,
- Kanuni veya akdi temsile ilişkin bilgiler,
- Taşınmazın emlak vergi değeri ile taraflar arasında belirlenen satış bedeli, yabancı gerçek
kişilerin alıcı taraf olduğu işlemlerde ise döviz alım belgesinde kayıtlı Türk lirası tutar, işlenir.
- İşlenen bilgilere dayanak belgeler TNBBS’ye yüklenir. Tarafların, yükledikleri belgelerin asıllarını randevu tarih ve saatinde noterliğe müracaatlarında ibraz etmeleri gerekir.
- Başvuruda, sözleşmenin düzenlenmesi istenilen noterlik seçilir.
- TNBBS’ye gönderilen talepler seçilen noterliğin başvuru ekranına düşer.
- Noter, başvuru üzerine TNBBS’den başvuru belgesi düzenler. Noterin hukuki veya fiili bir engeli nedeniyle başvuru belgesini düzenleyememesi hâlinde noterlikçe başvuru reddedilerek TNBBS’den taraflara noterlik bilgisini güncelleme imkânı sağlanır ve bu durum tarafların bildirdikleri telefon numaralarına kısa mesajla bildirilir.
Sözleşmenin şekli ve içeriği
MADDE 6- (1) Sözleşme düzenlerken noter, TAKBİS’teki sözleşme şekli ve içeriği gözetilerek Birlik tarafından hazırlanıp TNBBS’ye kaydedilen sözleşme örneğini kullanır.
Sözleşmenin hazırlanması
MADDE 7- (1) Noter, düzenlediği başvuru belgesini Genel Müdürlüğe TAKPAS’tan iletir. Satışı yapılacak taşınmaza ait ayrıntılı tapu kayıt bilgileri ile diğer bilgi ve belgeleri TAKPAS’tan sorgular.
- Taşınmaza ilişkin kayıt ve belgelerin eksik olması hâlinde eksiklikler taşınmazın kayıtlı olduğu tapu müdürlüğünden TAKPAS vasıtasıyla talep edilir. Eksiklikler tapu müdürlüğünce giderilerek en geç üç iş günü içerisinde TAKBİS’e yüklenir.
- Taşınmaza ilişkin kayıt ve belgelerin tamamlanmasından sonra noter, taşınmaz üzerindeki her türlü kısıtlamayı dikkate alır ve taşınmaz satışıyla ilgili mevzuatta yer alan sınırlamalar ile usul ve esasları gözetir. Buna göre hak sahibini belirleyip taşınmazın satışına engel hukuki bir durumun bulunmadığını tespit ettikten sonra sözleşmeyi hazırlar.
- Sözleşmeye, tescili bozan veya hükümsüz kılan kayıt ve şart yazılamaz.
- 9 uncu maddeye göre hesaplanan tapu harcı TAKPAS’tan Genel Müdürlüğe bildirilir. Genel Müdürlük, işleme ait döner sermaye hizmet bedeli ile tapu harcının tahsiline ilişkin etahsilat seri numarası üretir ve notere TAKPAS’tan iletir. Noter, e-tahsilat seri numarası ve ödeme yöntemi ile sözleşmenin imzalanmasına yönelik randevu tarih ve saatini taraflara kısa mesajla bildirir.
- Randevu tarih ve saatinde noterlikte hazır bulunmayan taraflara, on gün içinde noterliğe müracaat etmeleri hâlinde işlemin yapılacağı, aksi takdirde başvurunun iptal edileceği bilgisi aynı gün kısa mesajla bildirilir.
Sözleşmenin yapılması
MADDE 8- (1) Noter, sözleşmeyle ilgili işlemleri bizzat yapar.
- Sözleşmenin taraflarca imzalanacağı esnada, 7 nci maddenin üçüncü fıkrasındaki hususlar kontrol edilir.
- Taşınmaz üzerinde hak ve yükümlülükler varsa, bunlar hakkında taraflara bilgi verilir. Mevcut hak ve yükümlülüklerin varlığı kabul edilerek işlemin sonuçlandırılması talep ediliyorsa, taşınmaz üzerindeki hak ve yükümlülükler sözleşmeye doğru ve tam olarak yazılarak, bunların kabul edildiğine dair beyan alınır.
- Noter, taşınmazın satışını kısıtlayıcı veya satışa engel hukuki bir durumun bulunmadığını tespit ettikten sonra sözleşmeyi taraflara imzalatıp TAKBİS’ten yevmiye numarası alarak sözleşmeyi ve diğer belgeleri TAKBİS’e kaydeder. Sözleşmenin TAKBİS’e kaydından sonra tapu müdürlüğünce taşınmazın tapu siciline tescili sağlanır. Sözleşme ile diğer belgeler süresiz saklanmak üzere noter tarafından TNBBS’ye kaydedilir ve fiziki olarak arşivlenir.
- Tapu kayıt örneği ve diğer belgelerden hak sahibinin belirlenememesi veya satışa engel hukuki bir durumun varlığı hâlinde noterlerce satış işlemi gerçekleştirilmez.
- Sözleşmede; silinti, kazıntı ve çıkıntı yapılamaz.
- Taraflara, sözleşme imzalandıktan sonra tescilin tamamlanmasını müteakip, noter tarafından tapu senedi verilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Tapu harcı, döner sermaye hizmet bedeli ve noter ücreti
MADDE 9- (1) Noter, hazırladığı sözleşme için 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa ekli (4) sayılı tarifenin “I-Tapu işlemleri” başlıklı bölümünün (20) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca tapu harcını hesaplar.
- Kanunun 61/A maddesinin onuncu fıkrası uyarınca, taşınmaz satış işlemi için ayrıca Genel Müdürlük döner sermaye işletmesine gelir kaydedilmek üzere 25/11/2010 tarihli ve 6083 sayılı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Döner Sermaye İşletmesi Kanununa ekli (1) sayılı tarife cetveli esas alınarak döner sermaye hizmet bedeli hesaplanır.
- Kanunun 61/A maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca, sözleşme damga vergisinden ve bu işlemlere ilişkin düzenlenen kâğıtlar değerli kâğıt bedellerinden istisnadır.
- Kanunun 61/A maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, noter ücreti taşınmazın değerine göre beş yüz Türk lirasından az ve dört bin Türk lirasından fazla olamaz ve ücret tarifesinde gösterilir. Bu miktarlar, her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında takvim yılı başından geçerli olmak üzere artırılarak uygulanır.
Bilgi ve belge paylaşımı
MADDE 10- (1) Bu Yönetmelik kapsamında Birlik ile Genel Müdürlük ve ilgili diğer kurum ve kuruluşlar arasında bilgi ve belge paylaşımına ilişkin usul ve esaslar yapılacak protokollerle belirlenir.
Hüküm bulunmayan hâller
MADDE 11- (1) Bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hâllerde, Kanun ile 13/7/1976 tarihli ve 15645 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Noterlik Kanunu Yönetmeliği ve ilgili diğer mevzuat hükümleri uygulanır.
Kanunun geçici 21 inci maddesine ilişkin geçiş hükmü
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bu Yönetmelik hükümleri Kanunun geçici 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, aynı Kanunun 61/A maddesinde kurulması öngörülen bilişim sisteminin kurulduğunun Adalet Bakanlığı resmî internet sitesinde duyurulduğu tarihe kadar uygulanmaz.
Yürürlük
MADDE 12- (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 13- (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Adalet Bakanı yürütür.
Öner Günçavdı yazdı: Konut piyasasının dinamikleri ile deprem gerçeğimizin uyumu
Türkiye depremin yaralarını sarmaya başladı. İlk günlerdeki aksaklıklar ve koordinasyon eksikliklerine rağmen, acılar yavaş yavaş giderilmeye çalışılıyor. Bu acıların nasıl ve ne kadar sürede dindirilebileceği ise bir muamma şu anda.
Bu arada iktidarın depreme karşı hamleleri de gelmeye başladı. Ama bunlar, beklendiği gibi depremin yol açtığı yıkımı gidermek, acıları dindirmek üzere alınmış tedbirler değil. Daha çok iktidarın imajını tazelemeye yönelik tedbirler olduğu görülüyor. Bu yüzden, böyle bir ortamda bile her zamanki baskılar vatandaş üzerinde uygulamaya koyuluyor. Sorunun temeline inmeden, bu sorunları gündemimizden silip atmaya yönelik tedbirleri almaktan bilinçli olarak kaçılıyor.
Bugün karşı karşıya kaldığımız bu felaketin yarattığı yıkım aslında ülkemizdeki barınma sorununun neticesi. İnsanların yaşam hakkını sağlayacak, güvenli bir barınma politikasının eksikliğinden tüm bunlar. Depremin yıkıcı etkisinin büyümesine yol açan sistemsizliğin ve yozlaşmanın hâkim olduğu bir konut edinme modelinin tüm bileşenleri ile birlikte çöküşü tüm bunların nedeni. Bireysel mülkiyeti esas alan, sektörün tüm bileşenleri itibarıyla kâr hırsının körüklediği bir barınma politikası hâkim tüm ülkede. Zenginliğin ve servetin aracı haline gelmiş bir gayrimenkul piyasasının pratikleri bunlara yol açan. Bir de tüm bunların üzerine iktidarın ekonomiyi yönetme şekli sektördeki kâr hırslarının, elde edilen gelir ve servetlerin artmasına yol açtı.
Son yıllarda ülkede etkisi giderek artan enflasyona rağmen, mali piyasalar üzerinde uygulanan baskılar ve düşürülen faizler ister istemez insanları alternatif yatırım araçlarına yönlendirdi. Önceleri döviz bu işe yaradı ve ciddi manada cazibe yarattı insanlara. Ancak iktidar döviz kurunu da baskılayınca, elde borsa ve gayrimenkulden başka yatırım seçeneği kalmadı. Ülkemizde ve dünyada finansal bir araç haline dönmüş olan gayrimenkule talep birden arttı. Konjonktürel sebeplerle buna bir de yabancıların oluşturduğu fazladan talep eklenince konut fiyatlarında ciddi miktarda enflasyon kaçınılmaz oldu. Maliyetlerdeki yükseliş de özellikle büyük şehirlerdeki gayrimenkullerin fiyatlarının büyük oranlarda artmasına sebep oldu. Gayrimenkul piyasasına böyle bir durumun hâkim olması ülkenin karşı karşıya kaldığı deprem gerçeğine hiç uygun değil. Tüm bu gelişmeler deprem gerçeğini dikkate alan ve tüm vatandaşlarının (zengin ve fakir) hayatlarını riske atmayacak şekilde barınma ihtiyacını karşılamayı sağlayacak bir piyasa oluşumuna katkı sağlamıyor. Aksine bunu zorlaştırıyor. Piyasa, insanların bu risklerle yaşamasına ve felaket geldiğinde de mağdur olmalarına yok açacak şekilde işliyor. Yani piyasa işliyor ama bizim özgün gerçeklerimize uygun, bizim ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek şekilde çalışmıyor.
Peki, böyle mi olması gerekiyor?
Sektör temsilcilerinin bir kısmına bakılırsa, fiyatların dolar olarak düştüğünden bahsediliyor. Doğrudur. Son yıllarda TL’nin satın alma gücü, yine TL olarak hesapladığımız GSYİH değeri ile birlikte düştü. Yani döviz cinsinden fakirleştik. Çalışıp çabalayıp ürettiklerimizin dolar cinsinden ucuzladığına şahit oluyoruz.
Çok uzun zamandır ülkemizde gayrimenkul finansal bir araç gibi işlem görüyor. Daha önceleri, özellikle 1990’lı yıllarda kamu kesiminin yüksek faizle borçlanma ihtiyacını karşılamak için kullanılan yurtiçi tasarruflar, 2000’lerin başında faizlerin düşüşü ile birlikte kısmen tüketime, kısmen de alternatif yatırım araçlarına yöneldi. Bu arada hükümetin oluşturduğu teşviklerle gayrimenkul ciddi bir yatırım seçeneği oldu. Barınma ihtiyacını karşılamak için değil, gelecekteki daha yüksek satış fiyatı üzerinden elde edilecek spekülatif kazanç için konut talep edilir oldu. Zaten bu da sektörün tüm dengesini bozdu. Ülkenin kıt kaynakları yüksek gelir gruplarındakilerinin kendi aralarında oynadıkları bu oyunun devamı için kullanılır oldu. Ülkemizin deprem riski ve büyük şehirlerimizdeki kentsel dönüşüm faaliyetleri düşünüldüğünde böyle bir kaynak tahsisinin gayri ahlaki olduğunu söyleyebiliriz. Dahası “zenginler” arası oynanan bu oyunun yukarı çektiği fiyatlar, geniş halk kitlelerinin yaşam haklarını garanti altına alacak bir kentsel dönüşümün de maliyetinin artmasına yol açıyor. İnsanların kendi konutlarının yenilenmesinde referans aldıkları fiyatlar artık zenginler arasındaki bu oyunda belirleniyor.
Demem o ki mevcut piyasa düzeni ve bunun ortaya çıkardığı değerler sistemi, nispi fiyatlarla birlikte toplumun değerler sistemini ve buna bağlı önceliklerini değiştirdi. Depremden kaçış yerine insanımız, kısa dönemde elde edebileceği kazancın peşine düştü. Gayrimenkul sektörünün her bileşenini kâr hırsı bürüdü. Finansal bir araç olarak düşünülen gayrimenkulün alınıp satılmasıyla sektör, barınma ihtiyacını karşılama amacının dışına çıktı. Sektördeki fiyat dinamiklerinin oluşumunda diğer mali piyasalardaki gelişmeler etkili olmaya başladı. Kaynaklar sektöre mali kazanç imkânları dikkate alınarak yöneltildi. Yoksa barınma talebinin verdiği sinyallere göre değil.
Neticede ülkemizdeki gelirlerle bağı kopmuş bir fiyat düzeyi ortaya çıktı. Hatta sektör temsilcilerinin İstanbul gibi büyük şehirlerdeki konut fiyatlarını New York veya Londra gibi dünya şehirlerindeki fiyatlarla kıyaslamalarına bile rastlandı. Sanki o şehirlerdeki satın alma gücü ülkemizde varmış gibi davranılarak, gayrimenkul fiyatları tespit edildi.
Ülkemizdeki hiçbir şehir sektörel düzeyde yaşanan bu değişimden muaf olmadı. Az çok her yerde gayrimenkul önemli bir yatırım aracına dönüştü. Hatta enflasyon arttıkça sektöre yönelik talep daha da yükseldi. Tabii bu arada konut fiyatlarına dayanarak hesaplanan kiralar da hemen hemen her yerde artmaya başladı. Bu artış, gayrimenkul edinimini daha da cazip hale getirdi. Var olan adaletsiz servet dağılımının etkisiyle gayrimenkuller belli ellerde toplanmaya başladı. Sonuç olarak tüm ülkede kiralar ve gayrimenkul fiyatları rekor düzeylerde artıp, mevcut gelir dağılımının daha da bozulmasına yol açtı. Piyasada alınıp satılabildiği sürece kimse konutların güvenli olup olmadığına bakmadı.